Ercan, İstanbul’da yaşayanların adeta “yaşayan ölüler” olduğunu belirterek, şehirdeki yüksek ve yoğun yapılaşmanın oluşturduğu risklere dikkat çekmiştir. Bu durum, İstanbul’un sadece Türkiye’nin değil, dünyanın da önemli bir meselesi haline gelmiştir. Marmara Denizi’nde ve özellikle Yalova açıklarında, Bursa Gemlik hattında meydana gelen depremler, bu endişeleri daha da artırmaktadır.
Prof. Dr. Ercan’a göre, İstanbul’da kilometrekare başına düşen 3 bin 500 kişilik nüfus yoğunluğu ve sıkı, yüksek yapılarla dolu şehir manzarası, kente karşı işlenmiş bir suçtur. Ercan, deprem olacağı yönündeki sürekli uyarıların, sevgili İstanbul’un yok edilmesine yol açtığını ifade etmiştir. Ancak, umut verici bir haber olarak, Prof. Dr. Ercan, 2045 yılından önce İstanbul’da büyük bir deprem beklemediğini belirtmiştir. Bu, şehrin deprem riskiyle ilgili çalışmalar ve hazırlıklar için kritik bir zaman dilimi sunmaktadır.
Deprem biliminde ‘depremcik’ olarak adlandırılan 4 şiddetinden daha düşük sarsıntılar, genellikle büyük bir tehlike arz etmemektedir. Prof. Dr. Ercan, bu küçük çaplı depremlerin, beklenen büyük İstanbul depreminin habercisi olmadığını vurgulayarak, bilimsel verilere dayanarak yapılan açıklamaların önemine işaret etmiştir.
Prof. Dr. Övgün Ahmet Ercan’ın uyarıları, İstanbul’da yaşayanları ve yetkilileri, deprem riskine karşı daha bilinçli ve hazırlıklı olmaya davet ediyor. Ercan’ın ifadeleri, kentte yaşayan her bireyin, deprem anında nasıl hareket edeceği, binaların ne derece güvenli olduğu ve acil durum hazırlıklarının yeterliliği gibi konularda bilgi sahibi olması gerektiğini gösteriyor. Bu bağlamda, İstanbul’un deprem gerçeğiyle yüzleşmesi ve gerekli önlemleri alması büyük önem taşımaktadır.
Kısacası, İstanbul’un eşsiz güzellikleri ve tarihi mirası, onu dünya çapında bir cazibe merkezi yaparken, deprem riski gibi ciddi konular, şehrin geleceği için önemli birer mesele olarak öne çıkmaktadır. Prof. Dr. Övgün Ahmet Ercan’ın değerli bilgileri ve uyarıları, bu konuda atılacak adımlar için bir yol haritası niteliğinde. İstanbul’un, bu uyarıları dikkate alarak, hem kendini koruması hem de gelecek nesillere güvenli bir şehir bırakması temennisiyle…
