Ada’da iki ulus ve egemen iki devlet olduğunun altını çizen Bahçeli, şu ifadeleri kullandı:
“Bu reeller kabul edilmeden adaletli ve kalıcı bir çözüm civarının yeşermesi çiğ bir hayaldir. Kıbrıs Türk toplumunun bağımsız ve egemen devleti taşıtıyla Rumların yöneti altına tutku edip azınlık statüsüne boyun eğmesi netlikle olanaksızdır. Denklik temelinde çözümden kaçmak bir kere çözümsüzlüğü politik strateji görenlerin hem tahakküm açmazı hem de eğri anlamıdır. Kıbrıs Türklüğünün denk statüsüyle egemen denkliği kesinlikle teyit ve patent edilmelidir. Ada’da iki ulusun çıkarını ve varlığını, aynı zamanda denk egemenlik haklarını röportaj etmekten kaçan ve sakınan bir kavrayışın barışa hizmeti düşünülemeyecektir.”
Kıbrıs’ın huzurunun Doğu Akdeniz’in huzuru olduğunu belirten Bahçeli, açıklamasında şöyle devam etti:
“Bu huzur civarı içinde Akdeniz’in potansiyel yer altı kaynaklarının adil ve hukuk temelli paylaşımından başka da bir alternatif yoktur. Kıbrıs Türk toplumunun temel lüzumlarının karşılanması kastıyla tasarlanan ve devreye sokulan beşeri projelere kemikleşmiş önyargılarla, politik hesaplarla mani olmaya kalkışmak çözüm arayışlarını kundaklayan, huzursuzluğu kamçılayan provokasyonlardır. Kıbrıs’ta Yeşil Hat üzerindeki Bataryaya köyüne erişimi basitleştirmek için hazırlanan yol projesine, nereye ve kimlere hizmet ettiği az çok muhakkak olan Birleşmiş Milletler Barış Eforu’nün haksız ve hukuksuz biçimde müdahil olması bütün mantığıyla ilkelliktir. Bataryaya milletinin arzlarını karşılamak emeliyle KKTC hükümetinin yol üretim faaliyetine Birleşmiş Milletler Barış Eforu’nün karşı çıkması, beton blokların proje sahasına yerleştirilmesi kargaşa ve polarizasyona sarihten destek olmak ve çanak yakalamaktır. Barış Eforu’nün Rumların tahrik ve telkiniyle civarı germesi sorumsuzluktur.”
KKTC hükümetinin haklı olduğunu ve yapılan müdahale ve muamelelerin doğru olduğunu ifade eden Bahçeli, “Birleşmiş Milletler, Rumların karanlık amaçlarına hizmetten, Kıbrıs’ın barış ve huzurunu bozucu girişimlerden şipşak bırakmalıdır. Aksi halde güya Barış Eforu’nün varlığı gayri hukuki sayılacak, nitekim hiçbir saygıdeğerliği ve bağlayıcılığı da kalmayacaktır. Unutulmamalıdır ki koşullar ne olursa olsun Türkiye, Kuzey Kıbrıs Türk Cumhuriyeti ile güçlü dayanışmasını sonuna kadar sürdürecek, arkadaşlık ve kardeşlik köprülerini titizlikle gözetecektir. Beynelmilel hukuktan kaynaklanan hakların çiğnenmesine de göz yumulmayacaktır.”
Amerika Birleşik Devletleri’nin Suriye’nin kuzeyinde PKK/YPG’li teröristlere silah eğitimi vermesine değinen Bahçeli, şunları söyledi:
“Kamışlı’da terör örgütüyle ortak tatbikat tertip etmesi hudutlarımızın mücavir alanlarına yuvalanmış husumetin ayan beyan göstergesidir. Amerika Birleşik Devletleri’nin sabırları taşıran güya strateji ve stratejik adımları terörizme kuluçka işlevi görmektedir. Bu ülke arkadaşlık ve bağlaşıklık ilişkilerini kaygısızca çiğnemektedir. Geldiğimiz bu safhada terörle çaba temel haysiyetiyle arttaki eforlarla gayrete değişmezlenmiş ve kilitlenmiştir. Amerika Birleşik Devletleri’nin eğitip donattığı teröristleri Suriye’nin petrol varlığı çevresinde konuşlandırması kan dökerek kaynak devşirmenin şeytanca yöntemidir. Teröre destek vermek pespaye bir terör usulüdür. Kaldı ki bölücü terör örgütünün hunhar sahibi muhakkaktır. Bu kapsamda Türkiye’ye bunalan her merminin, yapılan her hıyanetin koçbaşı Amerika Birleşik Devletleri’dir. Milliyetçi Hareket Partisi, Amerika Birleşik Devletleri’yi terörle arasına kesin çizgilerle mesafe koymaya ve Suriye’den şipşak çekilmeye davet etmektedir. Eğer hudutlarımızın değişik bölgelerinde Amerika Birleşik Devletleri destekli husumet abluka etmesi devam ederse günü geldiğinde sonucun nelere yol kalemtıraşını, iki ülke arasındaki görüş ve temas hattındaki mesafenin sıfıra düşmesi halinde nasıl bir hesaplaşmanın yaşanacağını bugünden kestirmek elbette muhtemel olmayacaktır. Bu haysiyetle terörle aynı hizada bulunan, aynı maksatta buluşan hangi ülke varsa usunu başına alması tarihi ehemmiyet ve bedeldedir.”
